Afganistan'a yaptığı gezideki izlenimlerini yayımlamaya devam eden Akşam gazetesi yazarı Murat Özer bugünkü yazısında, Afganistan Kültür ve Enformasyon Bakanı Hayrullah Said Hayrhva ile yaptığı röportajı da yayınladı:
"Türkiye'den Afganistan'a çok sayıda ziyaret gerçekleşiyor. Bunda THY'nin ülkenin adeta dünyaya açılan kapısı olmasının etkisi büyük. Taliban yönetiminin Hanefi-Maturidi çizgide olması Türkiye'deki İslami cemaat ve tarikatlerin oldukça ilgisine mazhar olmuş durumda. Özellikle Nakşibendiliğin önemli merkezi olması sebebiyle İsmailağa Cemaati mensupları sık sık ülkeye ziyaretlerde bulunuyor. Çeşitli medrese, yetimhane ve mescitlerin açılmasına da önayak olmuş durumdalar.
Kabil'in en yüksek noktasında dalgalanan devasa tevhit bayrağı da Türkiye'den getirilmiş. Bu tepede İsmailağa Cemaati tarafından inşa edilen ve Kubbet-üs Sahra'nın bir kopyası olan mescit yükseliyor. İsmi Molla Ömer- Mahmut Efendi Camii. Taliban yönetimi şehrin en prestijli yerini üzerinde Türk bayrağı dalgalanan bu mescitle süslemiş. Burada bir zamanlar savaş suçlusu Raşit Dostum için yapılmış büyük bir yüzme havuzu bulunuyordu. Havuzun enkazı hâlâ bu noktada.
Seyahatimiz sırasında İçişleri Bakanı Siraceddin Hakkani ile de görüşmek istedik. Bizi kabul etti. Hakkani Ailesi hem Rusya hem de ABD'ye karşı verilen savaşlarda ön cephede bulunmalarıyla tanınmış bir aile. Bu yüzden ülkede hem saygı duyuluyor hem de oldukça çekiniliyor.
İNTİKAM HİSLERİ YOK
Bir zamanlar ABD'nin başına ödül koyduğu Hakkani'ye yaşadıklarından sonra öfke ya da intikam hisleriyle dolu olup olmadığını soruyorum. Hakkani, 8 bin insanın can verdiği Deşt-i Leyli ve Cenk Kalesi Katliamlarının sorumlusu Raşit Dostum'a karşı dahi intikam hisleri taşımadıklarını, onu Allah'a havale ettiklerini söylüyor.
İnsanın bu vahşeti unutması ne mümkün oysa. Binlerce insan konteynerlarda havasızlıktan ve susuzluktan aklını yitirerek, sonrasında ise zevk için makineli tüfeklerle infaz edilerek öldürülmüştü. Bir et yığınına dönüştükten sonra ise köpekler yesin diye çöle terk edilmişlerdi. BM gözlemcilerini dahi şoke eden bir katliamı gerçekleştirenlerle hesaplaşmayı ahirete bırakmak, acının, yaşamayanın anlayamayacağı son noktası olsa gerek.
Hakkani oldukça umutlu. En çok da Türkiye'de darbe düzeninin geriletilmesinden ve Suriye'de gerçekleşen devrimden. İslam dünyasında gerçek bir dönüşümün başladığının alameti olarak görüyor bu süreçleri. Türkiye'den beklentileri çok.
BURASI MADEN CENNETİ
Ülkede yapılması gereken çok iş var, Türk işadamları için de oldukça önemli fırsatlar. Başta altın olmak üzere kıymetli madenler bu topraklarda çıkarılmayı bekliyor. Ayrıca badem, üzüm, ceviz, kayısı, fıstık ve safran cenneti bir yer Afganistan.
Yaklaşık 100 yıldır yağma edilen, yine de ayakta kalmaya çalışan Afganistan'ın şimdi yaralarını sarmak için başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasına ihtiyacı var. Tarihte hak ettiği yeri yeniden aldığında ise tüm dünya tıpkı Gazneliler devrinde olduğu gibi gıptayla bakacak ona.
Babür Bahçeleri, Babür İmparatorluğu'nun kurucusu Muhammed Babür tarafından 16. yüzyılda inşa edildi. Türbesi de 120 bin metrekare genişliğindeki bu bakımlı bahçede bulunuyor. İçinde 19. yüzyılda inşa edilmiş bir saray da bulunan kompleks, Ağa Han Vakfı tarafından restore edildi. BM tarafından dünya mirası olarak kabul ediliyor.
TÜRKİYE'NİN YANIMIZDA OLMASINI BEKLİYORUZ
Afganistan Kültür ve Enformasyon Bakanı Hayrullah Said Hayrhva ile bakanlıkta bir araya geldik. Bakan tam 13 yıl boyunca Guantanamo'da esir olarak tutulmuş. Yaşadığı bu tecrübeden sonra karşımızda çok daha sert bir kişi bekliyorduk. Bizi oldukça nezaketle karşıladı. Afgan erkekleri tek omzunu dokundurarak tokalaşır ve mesafeli bir şekilde selamlaşırlar. Oysa Hayrullah Bey protokol kurallarını bir yana bırakarak hepimize teker teker sarıldı.
Murat Özer: Afganistan büyük bir tarih ve kültür hazinesine sahip. Ülkenizin tanıtımı ve tarihi eserlerin ayağa kaldırılması için neler yapıyorsunuz?
Hayrullah Said Hayrhva: BM ve bünyesindeki kurumlarla yakın ilişki içerisindeyiz. Pek çok anıt eserin restorasyonu bizden önce başlamıştı. Bunların tamamlanması için çabalarımız sürüyor. Müzelerimizi yeniden faaliyete geçirmeye çalışıyoruz. Bağ-ı Babür'ü gezebilirsiniz.
M.Ö.: Hükümetinizi henüz sadece Rusya tanıdı. Diğer ülkelerin de tanıması için girişimleriniz var mı?
H.S.H.: Ülkem 48 yıldır savaşıyor. Bizi herkesten önce Rusya'nın tanıması şaşırtıcı. Bunu aslında Türkiye'den bekliyorduk. Pek çok ülkeyle temastayız. Avrupa ülkeleri içerisinde Almanya ile iyi ilişkiler kurmayı başardık. Komşumuz Türk dünyasıyla yakın temas içindeyiz. Yakında onların da resmen tanıyacaklarını düşünüyoruz.
M.Ö.: Türkiye'den beklentiniz nedir?
H.S.H.: Türk halkı savaş boyunca yanımızda durdu. Onlara müteşekkiriz. Türk Devleti'nden de tarihteki misyonuna uygun olarak Afganistan'ın yanında durmasını bekliyoruz."