Yeni Şafak gazetesi yazarı Aydın Ünal bugünkü "Abraham değil ihanet anlaşmaları" başlıklı yazısında, terör devleti İsrail'le yapılacak anlaşmaların ihanet anlaşmaları olacağını yazdı:
"Trump’ın ilk başkanlık döneminde, 15 Eylül 2020’de Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri İsrail ile masaya oturdular ve adına Abraham Anlaşmaları denilen, aslında İsrail’in güvenliğini teminat altına alan o ihanet belgesine imza attılar. Sonradan Fas ve Sudan da anlaşmanın kapsamına alındı; Ürdün zaten 1994’te İsrail’le “normalleşme” anlaşmasını imzalamıştı, Suudi Arabistan ise anlaşmayı imzalamak üzereydi. Hamas’ın 7 Ekim operasyonu bu ihanet sürecini askıya aldı.
Şimdi, İran’la savaş sona erince, Gazze’de bir ateşkes daha sık telaffuz edilirken, Abraham Anlaşmaları tekrar gündeme geldi. Önce Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Witkoff meseleyi gündeme taşıdı. Sonra, Tel Aviv’de, bir düşünce kuruluşunun astığı afiş, arkasına konulan büyük reklam çalışmasıyla Türkiye başta olmak üzere birçok İslam ülkesinde dikkat çekti ve konuşuldu. Son olarak İsrail’den bir heyetin ABD’ye Abraham Anlaşmaları hazırlıkları için gittikleri duyuruldu.
Belli ki Abraham Anlaşmaları’nı bundan sonra çok duyacağız ve bu ihanet belgesine kimlerin imza atacağını yakından izleyeceğiz.
Kimi devletler ihanet etse de, bölgede İsrail’le normalleşmenin önünde aşılamaz engeller var.
Birincisi, İsrail, kendince pürüz gördüğü ülkeler olan Yemen, Lübnan ve Suriye’ye saldırılar düzenledi ama nihai sonuç elde edemedi. İsrail’in İran’a yaptığı saldırılar da hedefine ulaşamadı, hatta geri teperek İsrail’i ağır şekilde vurdu. Yaklaşık 650 gündür Gazze’de insanlık dışı bir soykırımı icra eden İsrail, orada bile nihai sonuç elde edebilmiş, hedefine ulaşabilmiş değil. Etrafı yaralı aslanlarla dolu iken İsrail’in Abraham Anlaşmaları ile bir normalleşme süreci başlatabilmesi mümkün değil. En başta, İsrail’le sınırı olan Lübnan ve Suriye böyle bir şer oluşumunun içinde yer almayacaktır. Tel Aviv’deki o çok konuşulan afişte Ahmet el Şara’nın da fotoğrafının olması, Türkiye’deki gibi, İran yanlısı ya da Suriye Devrimi karşıtı cephelere malzeme vermekten, onları kullanmaktan başka bir amaca hizmet etmiyor.
İkincisi; İsrail, Gazze’de ateşkes ilan edip Arap devletleriyle bir normalleşme sürecine girse bile Filistin meselesi orada öylece duruyor. İsrail Batı Şeria’yı adım adım işgal etmeyi sürdürecek, Gazze’den elini çekmeyecek, “Vadedilmiş Topraklar” ideali için çalışmaktan vazgeçmeyecektir. Yani imzalansa bile Abraham Anlaşmaları’nı İsrail daha ilk anlardan itibaren ihlal edecektir.
Üçüncüsü ve en önemlisi, Gazze’de bir ateşkes ilan edilse, iddia edildiği gibi Gazze’nin yönetimi Arap ülkelerinden oluşan bir koalisyona devredilse bile, oradaki enkazın dumanı on yıllarca, hatta yüzyıllarca tütecektir. Gazze’de insanlık tarihinin en acımasız, en vahşi soykırımı yaşanıyor. Ağır bombardıman ve yıkımın ardından şimdilerde Gazzeliler açlıkla öldürülüyor. Gelen az sayıdaki görüntü dahi Nazilerin Auschwitz, Dachau ya da Bergen-Belsen toplama kamplarındaki manzaraları gölgede bırakıyor. Bir ateşkes imzalanır da Gazze’ye ulaşım sağlanırsa, yıkımın, katliamın, soykırımın daha da acı görüntüleri ortaya çıkacaktır. Böyle bir kıyımın, böyle bir soykırımın dumanı tüterken İsrail’le normalleşme adımı atan ülkeler, Fas ve Sudan’da olduğu gibi ağır bir kamuoyu baskısına maruz kalacaktır. İsrail, yanına alacağı hain dostlarıyla Gazze’yi unutturmak için yoğun propaganda çalışmasına dahi başlasa Gazze soykırımı yüzyıllar boyunca hafızalardan silinmeyecektir. Gazze’de yaşananlara, yaşanmakta olanlara rağmen İsrail’le el sıkışanlar, o vahşetin, o Müslüman soykırımının ortağı, paydaşı olacak, ellerine bulaşan kan hiç silinmeyecek, isimleri de tarihe “hain” olarak kazınacaktır.
Abraham Anlaşmaları ham hayaldir. Abraham Anlaşmaları tarihe, kültüre, coğrafyaya, halklara, Müslümanlara ve İslam’a ihanettir. İsrail’e yüzünü dönen Müslümanlara sırtını döner. İsrail’le aynı sofraya oturan Müslümanların sofrasından kalkar. İsrail’le barışan, Müslüman’a savaş açar."