21 Ocak’ta Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangında 78 kişi yaşamını yitirmiş, 133 kişi yaralanmıştı. 20’si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davada mahkeme, 31 Ekim’de açıkladığı kararda otel sahibi Halit Ergül ve yöneticilerin de aralarında bulunduğu 11 sanığı, 34’ü çocuk toplam 78 kişinin ölümü nedeniyle “olası kastla öldürme” suçundan çoklu müebbet ve ek hapis cezalarına mahkûm etmişti. Diğer sanıklara da 12 yıl ile 22 yıl 3 ay arasında değişen hapis cezaları verilmiş, üç sanık beraat etmişti.
Mahkeme, gerekçeli kararında yangın alarmı, acil çıkış düzenekleri, duman tahliye, sprinkler sistemi ve elektrik tesisatı gibi hayati güvenlik unsurlarındaki eksikliklerin uzun süredir bilindiğine ancak giderilmediğine dikkat çekti. Denetimlerde; yönlendirme levhalarının, tahliye yollarının, acil ışıklandırmanın, yangın kapılarının ve algılama sistemlerinin mevzuata aykırı olduğu, duman tahliye ve sprinkler sistemlerinin ise bulunmadığı tespit edildi.
Kararda, 16 Aralık 2024’teki resmi denetimde tüm eksiklikler ortaya konmasına rağmen, otel yöneticilerinin belediye yetkililerine ulaşarak denetimin iptal edilmesini sağladıkları HTS kayıtlarıyla doğrulandı. Mahkeme, bu girişimi “hayati risk taşıyan eksikliklerin üzerini örtme çabası” olarak değerlendirdi.
Eksiklikler giderilmeden yalnızca 70 metrekarelik kafe bölümü için ayrı bir başvuruyla yangın uygunluk raporu alınmaya çalışılması, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının eğitim, denetim ve risk değerlendirme görevlerini yerine getirmemesi, bazı kayıtların gerçeği yansıtmaması da cezalandırma gerekçeleri arasında gösterildi.
Kararda ayrıca, oteldeki tehlikeli durumları bilen bazı yetkililerin bu bilgileri resmi makamlara iletmediği, belediye görevlilerinin ise kamu güvenliğini ilgilendiren bu süreçte otel yönetimiyle hareket ederek usule aykırı yönlendirmelerde bulunduğu ifade edildi. Belediyenin bu tutumu, mahkeme tarafından “vahim nitelikte” olarak değerlendirildi.
Mahkeme, tüm ihmallerin bir araya gelmesiyle oluşan tabloyu “yangının sonuçlarını ağırlaştıran ihmaller zinciri” olarak tanımladı ve sanıkların eksiklikleri bilerek gidermediğini, riskleri görmezden gelerek “olursa olsun” yaklaşımıyla hareket ettiğini belirtti. Bu bulgular doğrultusunda verilen ağır cezaların hukuki dayanaklarının oluştuğu vurgulandı.


