Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Saydam bugünkü ‘10 metre soba borusu’ başlıklı yazısında, Türkiye'de düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayii fuarında sergilenen Türk yapımı silah ve savaş malzemeleriyle alay edenleri yazdı.
"Pazartesi ve salı günü Türkiye’nin ve bölgenin gündemine nükleer bomba tesiriyle oturan üç önemli olay vardı. Biri 17. IDEF (Uluslararası Savunma Sanayii) fuarı ve orada sergilenen yeni silahlar; ikincisi Eurofighter’i üreten dört Avrupa ülkesinin birden (Almanya, İngiltere, İtalya ve İspanya) 40 avcı uçağının Türkiye’ye satılmasını onaylaması; üçüncüsüyse Suriye’nin terörle mücadele ve savunmanın güçlendirilmesi amacıyla Türkiye’den resmi destek talep etmesi.
KAAN’la birlikte 5. Nesil savaş uçağı ihtiyacını karşılamak üzere yola çıkılan Eurofighter uçağı alımı başlı başına devrim niteliğindedir. Türkiye’nin millî bağımsızlık, antiemperyalizm, bölünmez bütünlük çizgisinin nasıl savunulup gerçekleştiği bu alım ve IDEF ile bir kez daha ortaya konmuştur.
Bu haberleri izlerken Mustafa Denizli hocanın o unutulmaz metaforu aklımıza geliverdi: Acaba “içimizdeki İrlandalıların”, şeamet tellallarının, yani ezcümle bizden gözüküp de aslında bizden olmayan unsurların hangi tür negatif bir pozisyon alacaklarını merak ettim.
Bizim gazete anında benim merakımı giderecek bir haber yapmış: “Zamanında yerli ve milli beşinci nesil savaş uçağı KAAN’ın ilk parçasına ‘kalorifer peteği’ diyen zihniyet Tayfun Blok-4’ü de karalama kampanyası başlattı. Türk savunma sanayiinin yeni gözbebeği hipersonik füze için kimileri ‘teneke, maket’ derken, kimileri de ‘havucu yeşile boyamışlar’ diyerek yerli ve millî atılımları karalamaya çalıştı.”
10 metre uzunluğunda, 7,2 ton ağırlığındaki Tayfun Blok-4 hipersonik füzesi için “10 metre soba borusu” diyenler mi istersiniz; “Havucu yeşile boyamışlar” diyenler mi; “Bütün troller savunma sanayiini övücü paylaşımlar yapmaya başlamışlar, da durun bir düşünün. Bunların bize faydası ne? Karnımız mı doyuyor? Refahımız mı artıyor? Neyi düzeltip, güzelleştiriyor bunlar? Cevap mı, hiçbir şeyi!!!” diye söylenenler mi; “Prototip bu, devamı nerede? Altay tankına ne oldu? Piyade tüfeğini bile yapamadık, ne hipersoniği?” diye çemkirenler mi; “Hikâye işler, kimse inanmıyor artık” diye kelâm edenler mi; “Hipersonik filan değil, geç” diye hissî çıkarım yapanlar mı… Ne isterseniz var.
Bunlar bir zahmet Millî Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk’ü dinleme zahmetine katlansalar yukarıdaki üç konunun Türkiye, bölge ülkeleri ve nihayet dünya için ne büyük önemi haiz olduğunu bir ölçüde belki de anlayabilirlerdi.
Türkiye’nin Millî Savunma konusundaki gücünü küçümseyenlere acımaktan başka bir his gelmiyor içimizden…"